Bazı hikâyeler vardır; asırlardır anlatılır, kuşaktan kuşağa aktarılır ama her defasında insana dair yeni bir sır fısıldar kulağımıza. Tarihin tozlu sayfalarında donuk birer heykel gibi duran suretlerin ardında, aslında bizim gibi çarpan bir kalp, bizim gibi tereddüt eden bir zihin ve korkuyla umut arasında gidip gelen bir ruh saklıdır.
Kitapyurdu Yayıncılık (KDY) aracılığıyla okurla buluşan romanım "Musa Peygamber", işte bu saklı kalmış "insan"ı arama çabasının bir ürünüdür.
Bu romanı kaleme alırken, Hz. Musa’yı sadece mucizelerin, büyük felaketlerin veya devasa tarihsel olayların başrolü olarak resmetmek yanında, sarayın ihtişamından çölün ıssızlığına savrulurken hissettiği yalnızlığı, kardeşiyle birlikte devrin en büyük gücüne meydan okurken yaşadığı içsel gerilimi ve omuzlarına binen o tarifsiz yükü, "içeriden" bir bakışla anlatmak istedim.
Bu kitapta, asasını vurduğunda denizleri yaran bir peygamberin heybeti kadar; o asaya dayanarak yürürken yorulan, düşünen, sorgulayan ve seven bir yolcunun ayak izlerini bulacaksınız. Firavun’un kibrini, saray entrikalarını ve bir halkın uyanış sancılarını okurken; aslında mücadelenin sadece dışarıdaki zorbalarla değil, insanın kendi içindeki gölgelerle de yapıldığını hissettirmeyi amaçladım.
Edebi bir kurgunun imkânlarıyla, o kadim zamanların atmosferini, Nil’in kokusunu ve Sina’nın yakıcı sıcağını satır aralarına taşımaya gayret ettim. Amacım öğretmek veya dikte etmek değil; sadece hissettirmek ve o büyük yolculuğa sizleri de şahit tutmak.
Kelimelerin gücüne inanan ve tarihin en büyük anlatılarından birine farklı bir pencereden bakmak isteyen tüm okurları, bu yolculuğa davet ediyorum. Keyifli okumalar dilerim.

Yorumlar