Zeki Müreni'in Mirasına Hukuki Koruma
Türk sanat müziğinin efsanevi
ismi Zeki Müren'in hayatını konu alan ve yapımcı Mustafa Uslu tarafından
"Adım Saklı Kalsın" adıyla hazırlanan filmin tanıtımı, mahkeme
kararıyla yasaklandı. Sanatçının mirasçıları konumundaki Mehmetçik Vakfı ve Türk
Eğitim Vakfı'nın açtığı dava sonucunda mahkeme, yalnızca filmin gösterimini
engellemekle kalmadı; tanıtım fragmanının bulunduğu flaş belleğin "gizli
delil" olarak mahkeme kasasında muhafaza edilmesine karar verdi. Bu olayın
ardında yatan hukuki meseleler, Türk hukukunda kişilik haklarının ölüm sonrası
korunması ve mirasçıların bu konudaki yetkileri açısından önemli bir emsaldir.
Kişilik Haklarının Ölüm Sonrası Koruması
Türk Medeni Kanunu'nun 24.
maddesi, kişilik haklarının korunması bakımından temel düzenlemeyi
içermektedir. İlk fıkrada belirtildiği üzere: "Hukuka aykırı olarak
kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı
korunmasını isteyebilir." Bu düzenleme yaşayan kişiler için açık olmakla
birlikte, maddenin üçüncü fıkrası ölmüş kişilerin kişilik haklarına da koruma
getirmektedir: "Ölenin kişilik hakkı, yakınlarının şikayeti üzerine
korunabilir. Yakını bulunmayan kimsenin kişilik hakkına yapılan saldırılar
üzerine, savcılık şikayette bulunur."
Bu hüküm, kişilik haklarının salt
yaşayan bireylere özgü olmadığını, insanın ölümünden sonra da hatırasının ve
onurunun hukuki koruma altında bulunduğunu açıkça göstermektedir. Doktrinde bu
düzenleme, "postmortem kişilik hakları koruması" olarak ifade edilir
ve özellikle üç temel alanda ortaya çıkar:
1. Ad ve Kimlik Hakkı:
Ölen kişinin adının, kimliğinin ve kamusal imajının haksız kullanımına karşı
koruma.
2. Şeref ve Haysiyet Hakkı:
Ölen kişinin hatırasının, itibarının ve onurunun korunması; karalayıcı,
aşağılayıcı veya gerçek dışı sunumların önlenmesi.
3. Özel Yaşamın Gizliliği:
Ölen kişinin özel hayatına, mahrem bilgilerine ve hassas yaşam detaylarına
ilişkin bilgilerin izinsiz paylaşımının engellenmesi.
Zeki Müren davasında, mirasçı
vakıfların başvurusu TMK m. 24/3 kapsamında değerlendirilmiştir. Vakıflar,
Müren'in "yakını" sıfatıyla hareket etmese de, vasiyet yoluyla
mirasçı konumuna gelmiş olmaları nedeniyle dava açma ehliyetine sahiptir.
Mirasçılık ve Vakıfların
Hukuki Konumu
Zeki Müren'in tüm mal varlığını
vasiyeti gereği Mehmetçik Vakfı ve Türk Eğitim Vakfı'na bırakmış olması, bu
davada kritik bir hukuki husus oluşturmaktadır. Türk Miras Hukuku sisteminde,
mirasçılık yalnızca mal varlığı haklarını değil, aynı zamanda mirasbırakanın
manevi haklarını koruma yetkisini de içermektedir.
Mirasçıların Kişilik Hakları
Korumasındaki Yetkisi
TMK m. 24/3 hükmü
"yakınlar"dan söz etmektedir. Yargıtay içtihatlarına göre yakınlar
kavramı geniş yorumlanır ve sadece kan hısımlığı değil, mirasbırakanla güçlü
manevi bağ bulunan kişileri de kapsar. Ancak burada daha önemli bir husus,
mirasçıların mirasbırakanın malvarlığı haklarıyla birlikte manevi haklarını
koruma yetkisini de devralmasıdır.
Vasiyet yoluyla tüm malvarlığını
devralan vakıflar, halefiyet ilkesi gereği mirasbırakanın yerine geçmiş
sayılır. Bu nedenle, Zeki Müren'in kişilik haklarının korunması talebi,
yalnızca yakınlık bağına değil, aynı zamanda mirasçılık sıfatına da
dayanmaktadır. Bu durum, vakıfların maddi haklarla birlikte manevi hakları
koruma konusunda da yetkili olduklarını göstermektedir.
İhtiyati Tedbir Kararı ve
Hukuki Dayanakları
Mahkemenin verdiği ihtiyati
tedbir kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 389 vd. hükümlerine
dayanmaktadır. Tedbir, davacının hakkının ihlal edilmesi veya zarar görmesi
tehlikesini önlemek amacıyla, talep edilmiştir. Zeki Müren davasında mahkemenin
değerlendirmesine konu olabilecek temel unsurlar şunlardır:
1. Hak İhlali Tehlikesi:
Filmin gösterime girmesi halinde Müren'in kişilik haklarının telafisi güç
şekilde ihlal edilme olasılığı.
2. Aciliyet: Tanıtım
filminin çeşitli festivallerde gösterime sunulması ve filmin tamamlanma
sürecinin devam ediyor olması nedeniyle acil müdahale gerekliliği.
3. Giderilemez Zarar: Film
bir kez gösterime girdikten sonra ortaya çıkacak itibar zedelenmesinin ve
yanlış temsil edilmenin telafisinin imkansız oluşu.
Mahkeme, bu unsurları tespit
ederek yalnızca gösterim yasağı değil, aynı zamanda tanıtım fragmanının flaş
belleğinin "gizli delil" olarak mahkeme kasasında muhafaza edilmesine
karar vermiştir.
Biyografik film yapımında kişilik
hakları korumasının yanı sıra, telif hakları da kritik bir rol oynar. 5846
sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK), eser sahibinin haklarını
düzenlemekte ve bu hakların korunma süresini belirlemektedir.
FSEK m. 27'ye göre, bir eserin
mali hakları eser sahibinin ölümünden itibaren 70 yıl süreyle korunur. Bu
haklar mirasçılara geçer ve sahibinin izni olmadan eserin kullanılması,
çoğaltılması veya yayılması hukuka aykırıdır.
Zeki Müren'in müzik eserleri,
şarkı sözleri, besteleri ve icraları FSEK kapsamında korunmaktadır. Film
yapımında bu eserlerin kullanılması halinde:
- Eser sahibinin (Müren'in) mirasçılarından izin
alınması zorunludur.
- İcra sanatçısı olarak Müren'in seslendirdiği
kayıtların kullanımı için komşu hak sahiplerinden (plak şirketi, yapımcı
vb.) de izin gerekir.
- Telif hakkı ihlali halinde hem maddi hem manevi
tazminat talep edilebilir.
Bu davada, yapımcının hangi
ölçüde telif haklarını gözeterek film hazırladığı henüz netlik kazanmamıştır.
Ancak mirasçı vakıfların, hem kişilik hakları hem de fikri mülkiyet hakları
ihlali gerekçesiyle dava açma yetkisi bulunmaktadır.
Biyografik Filmler ve İfade
Özgürlüğü Dengesi
Biyografik film yapımı,
Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan düşünce ve ifade özgürlüğü
kapsamında değerlendirilir. Sanat özgürlüğü, genel olarak yaratıcı
faaliyetlerin sınırlanmamasını ve sanatsal ifadenin korunmasını gerektirir.
Ancak bu özgürlük mutlak değildir; başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal
etmemek kaydıyla kullanılabilir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
(AİHM) içtihatları, ifade özgürlüğü ile kişilik hakları arasında hassas bir
denge kurulması gerektiğini vurgulamaktadır. AİHS'in 8. maddesi (özel yaşama
saygı hakkı) ile 10. maddesi (ifade özgürlüğü) arasındaki çatışmalarda şu
kriterler gözetilir:
1. Kamu Yararı: Konunun
toplumsal önemi ve kamunun bilgi edinme hakkı.
2. Doğruluk ve Dürüstlük:
İfade edilen bilgilerin gerçeğe uygunluğu, araştırma yapılıp yapılmadığı.
3. Zarar Verici Etki:
İfadenin kişinin itibarına, özel hayatına verdiği zarar.
4. Rıza ve İzin: Kişinin
veya mirasçılarının rızası olup olmadığı.
Zeki Müren davasında, yapımcı
tarafın savunması muhtemelen sanat özgürlüğü ve kamunun bilgilenme hakkına
dayanacaktır. Ancak mahkemenin ihtiyati tedbir kararı vermesi, bu aşamada
kişilik hakları korumasına öncelik tanındığını göstermektedir. Esas hakkında
karar verildiğinde, mahkeme bu iki değer arasında somut olaya uygun bir denge
kuracaktır.
Emsal Kararlar ve
Karşılaştırmalı Hukuk
Türk yargı sisteminde biyografik
film yapımına ilişkin sınırlı sayıda emsal karar bulunmaktadır. Ancak benzer
nitelikteki bazı davalar, bu konuda yol gösterici olabilir:
1. Ünlü Kişilerin Adının
Kullanımı: Yargıtay, ünlü kişilerin adı ve imajının ticari amaçlarla
izinsiz kullanımını defalarca hukuka aykırı bulmuştur. Özellikle reklam ve
tanıtım faaliyetlerinde kişinin açık rızası aranmaktadır.
2. Özel Yaşamın Gizliliği:
Ünlü kişilerin özel yaşamlarına ilişkin yayınlar konusunda Yargıtay, "ünlü
olma" durumunun mutlak bir aleniyet yaratmadığını, özel yaşam alanının
korunması gerektiğini içtihat etmiştir.
3. Gerçek Dışı Temsil: Bir
kişinin gerçeğe aykırı şekilde gösterilmesi, karikatürize edilmesi veya yanlış
temsil edilmesi, kişilik hakları ihlali oluşturur.
Karşılaştırmalı hukukta,
özellikle ABD ve İngiliz hukuk sistemlerinde "right of publicity"
(tanıtım hakkı) kavramı gelişmiştir. Bu hak, kişinin adının, imajının, sesinin
ve diğer kimlik unsurlarının ticari değerini korur ve ölümden sonra da belirli
bir süre (bazı eyaletlerde 70 yıla kadar) korunur. Türk hukukunda bu hak,
kişilik hakları ve fikri mülkiyet hakları çerçevesinde dolaylı olarak koruma
görmektedir.
Davada İspat ve Delil
Meseleleri
Kişilik hakları ihlali
davalarında ispat yükü, genel kural olarak davacıya aittir. Ancak bu davalarda
ispat kolaylığı sağlanmış olup, aşağıdaki hususların kanıtlanması yeterlidir:
1. İhlal Fiilin Varlığı:
Filmin yapıldığı, tanıtımının gösterildiği ve mirasbırakanın hayatını konu
aldığı.
2. Hukuka Aykırılık: İznin
alınmadığı veya yanlış temsil edildiği.
3. Zarar İhtimali: İtibar
kaybı, yanlış algı oluşumu gibi zararların doğabileceği.
Zeki Müren davasında, yapımcının
hiçbir aşamada mirasçı vakıflarla iletişime geçmediği iddiası, hukuka
aykırılığın tespiti açısından önemlidir. Fragmanın "gizli delil"
olarak mahkeme kasasında saklanması kararı ise, delil tespiti ve muhafaza edilmesi
açısından HMK m. 405'e uygun bir önlemdir.
Tazminat ve Yaptırımlar
Kişilik hakları ihlali tespit
edilirse, mahkeme şu yaptırımları uygulayabilir:
1. Tecavüzün Önlenmesi (TMK m.
24/1): Filmin gösteriminin durdurulması, tanıtımın yasaklanması.
2. Tecavüzün Ref'i:
Kopyaların toplanması, imhası.
3. Manevi Tazminat (TMK m.
25): İhlal nedeniyle duyulan üzüntü, elem ve ıstırabın karşılığı olarak
mirasçılara tazminat ödenmesi.
4. Maddi Tazminat: Telif
haklarının ihlali durumunda FSEK m. 68 vd. uyarınca maddi zarar tazmini.
5. Haksız Kazancın İadesi:
Filmin ticari kazanç sağlaması halinde bu kazancın mirasçılara verilmesi.
Vakıfların açtığı davada,
ihtiyati tedbir kararı ilk aşamadır. Esas hakkındaki karar, filmin tamamının
izlenmesi, içeriğin değerlendirilmesi ve tarafların tüm delillerinin
incelenmesi sonucunda verilecektir.
Yapımcılar ve Sanatçılar İçin
Yol Haritası
Bu dava, biyografik film
yapımında dikkat edilmesi gereken hukuki asgari şartları gözler önüne
sermektedir:
1. Mirasçılardan Açık İzin:
Henüz telif hakları süresi dolmamış veya kişilik hakları koruması devam eden
kişilerin hayatını konu alan yapımlarda, mirasçılardan yazılı izin alınmalıdır.
2. Senaryo Onayı: Filmin
senaryosu, çekim öncesi mirasçılara sunulmalı ve onay alınmalıdır.
3. Yanlış Temsile Karşı Özen:
Gerçeklere aykırı, karalayıcı veya aşağılayıcı içerik bulunmamalıdır.
4. Telif Haklarının
Gözetilmesi: Eser sahiplerinin müzik, metin ve diğer eserlerinin kullanımı
için FSEK uyarınca lisans alınmalıdır.
Sonuç ve Değerlendirme
Zeki Müren filminin yasaklanması kararı, Türk hukukunda kişilik haklarının ölüm sonrası korunmasının ciddiyetle ele alındığını göstermektedir. TMK m. 24 ve ilgili düzenlemeler, mirasçılara mirasbırakanın manevi değerlerini koruma konusunda güçlü yetkiler tanımaktadır. Bu dava, sanat özgürlüğü ile kişilik hakları arasındaki hassas dengeyi de gözler önüne sermektedir. Film yapımcıları ve sanatçılar açısından bu dava, önemli bir uyarı niteliği taşımaktadır: İzinsiz ve hukuka aykırı biyografik yapımlar, yalnızca yasaklanmakla kalmaz, aynı zamanda ağır tazminat yükümlülüklerine de yol açabilir. Dolayısıyla, mirasçılarla diyalog kurmak, hem yasal hem de etik açıdan zorunludur. Zeki Müren gibi sanatçıların mirası, yalnızca müzikal eserleriyle değil, hukuki koruma altındaki kişilik haklarıyla da yaşamaya devam etmektedir.

Yorumlar